İLİŞKİLERDE GÜVEN SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?

''Güvensizlik duygusu gün geçtikçe artıyor. Bireyleri, ilişkilere karşı ön
yargılı ve her şeyi kontrol eden bir davranış biçimine yönlendiren
güvensizlik duygusu ve empati kurulamaması nedeniyle ego savaşları
yaşanıyor. Bir uzman yardımıyla güvensizlik duygusunun ilk ne zaman
oluştuğunun bulunması gerektiğini belirten Enerji Terapisti Zehra Köse ile
Oyuncu ve Yaşam Koçu Seçkin Zenginler, önemli tavsiyelerde bulundular.’'
Sosyal birer varlık olarak biz insanoğlu, tüm ilişkilerimizde olması gereken kriterleri
sıraladığımızda, genellikle ilk üçün içerisinde güven duygusunu görüyoruz. Yani
güvenmek istiyoruz; işimize, eşimize, ailemize, sosyal çevremize. Neden böyle bir
duyguya ihtiyacımız var? Neden bu arayışımız?
İster 1 aylık ister 10 yıldır sürüyor olsun, ilişkilerin genelinde yaşanan en büyük
sorunun;güvensizlik;. Bu da gün geçtikçe de artarak devam ediyor. Güven, içinde
birçok kavram barındırıyor. Bunlar; dürüstlük, açıklık, tutarlılık, sadakat, yakınlık,
bağlılık, tahmin edilebilirlik olarak sıralanabilir. ''Partnerinize ne kadar
güveniyorsunuz?'' sorusuna birçok kişinin yanıt vermekte zorlanıyor. Ancak bu soru
''Kendine ne kadar güveniyorsun?''; olarak sorulduğunda devreye otomatik olarak ego
giriyor ve cevap ''Kendime çok güveniyorum'' olarak veriliyor.
Güvensizlik, ön yargı ve kontrole neden olur
Bir ilişkide ''Seni seviyorum'' demek ''Sana güveniyorum'' demekten çok daha kolay.
Güven sorunu yaşayanların öncelikle bu kavrama yüklediği anlamları gözden
geçirmesi gerekiyor. Herkesin geçmişte yaşadığı deneyimleri birbirinden farklıdır.
Güven, bir kişi için söz verdiğinde tutmak anlamına gelirken, bir başkası için sadakat
anlamına gelebilir. Çocuklukta anne ve babadan alınamayan güven ya da geçmişte
yaşanan bir deneyim sonucu oluşan bir güvensizlik duygusu, bizi başkalarına karşı
bir koruma kalkanı içine sokabilir. Burada yapmamız gereken bu duygunun nereden
kaynaklandığının farkında olmak. Bilinçaltımızda yer alan bu güvensizlik duygusu,
bizi, ilişkilere ön yargılı bakan ve her şeyi kontrol eden bir davranış biçimine sokar.
Ego savaşları yaşanıyor
Peki ne oldu da geçmişe göre çok daha yoğun bir güvensizlik yaşıyoruz? Maddiyatı
olduğu gibi maneviyatı ve ilişkileri de çok hızlı tüketiyor, kolayca vazgeçiyoruz. Emek
harcamak yerine sosyal medya ve sanal ortamlarda alternatif seçeneklerin peşine
düşüyoruz. Ancak bu ortamlarda yaşadığımız kısa süreli ilişkiler ve hayal kırıklıkları
bir süre sonra enerjimizi aşağıya çekiyor. Gün geçtikçe güvensizlik duygumuz
katlanarak çoğalıyor. Sanal ortamda kendimizi daha iyi ifade ettiğimizi düşünüyoruz.
Ama bu büyük bir yanılgı ya düşürüyor bizi. Kendimizi olduğumuzdan başka bir
insanmışız gibi karşı tarafa empoze ediyoruz. Bu durum en çok da bizi mutsuz
ediyor. Artık birbirimize o kadar da açık değiliz. Elimizdeki telefonun ya da
bilgisayarın tek gerçeklik olduğunu düşünüyoruz. Karşılıklı empati kurmak yerine ego
savaşlarına giriyoruz.
Özgüvensizlik, güvensizliği yaratır
Hissedilen güvensizlik duygusunun bize mi ait yoksa dışarıdan gelen söylemlere
karşı önlem olarak mı oluştuğuna bakılması gerekiyor. Eğer bu duygu bize ait ise
yapılması gerekenler şunlardır; Kendimiz ile temasa geçip bu duygunun ilk ne zaman
oluştuğunu (Anne karnında bile oluşmuş olabilir) anlamaya çalışmalıyız. İçimizde
olmayan güveni (özgüveni) dışarıda görmemiz imkansızdır. Eğer bu duygu bize aitse
yaydığımız enerjide güvensizlik olacağı için hayatımıza bize bu duyguyu tekrar tekrar
yaşatacak kişi ve olayları çekeriz. İlk sorulacak soru: 'Ben kendime güveniyor
muyum?' Yeni işimde, yeni ilişkimde... Bu cevaba karşı tereddüt varsa acaba
kendime olan güvenimi artırmak için neler yapabilirim? Öncelikle bunu çözmek
gerekiyor.
Güvensizlik sorununu aşmak için neler yapılmalı?
1- Yaşadığımız duygu her neyse onu açıkça ifade etmeliyiz. Mesela, ''Telefonu
alarak tuvalete gitmene bir anlam yüklüyorum ve bu bende bir güvensizlik hissi
uyandırıyor'' gibi… Düşüncelerimizi içimizde tutup biriktirmeden karşımızdaki ile
paylaşmalıyız.
2- Kaybetme korkusu nedeniyle kontrol arttığı için bu kontrolün farkına varmak ve bu
korkuyla yüzleşmek gerekiyor. Kaybedersem ne olur? (Bir kere aldatılmıştır ve hep
kaybetme korkusu yaşıyordur.)
3- Genelleme en büyük yanlıştır. Her kişi, her yeni ilişki, yeni bir avuç topraktır. Onu
neyle beslersek oradan alacağımız sonuç da o olacaktır. Bunun bilincinde olarak, o
ilişkiye ne ektiğimize dikkat etmeliyiz.
4- Tüm dikkatimizi ve enerjimizi ilişkiye odaklamak yerine, özgüven geliştirici bireysel
faaliyetlerde bulunmalıyız. Bu faaliyetler bireysel enerjimizi yükseltirken, aynı
zamanda ilişkimizi de besleyecektir.
5- Karşı tarafın hayatının özgürlük alanlarına izin vermeli ve saygı duymalıyız. Her iki
tarafın da kendini mutlu hissedecek aktivetelerde bulunması, ilişkiyi sağlam bir
zemine oturtacaktır.
6- İlişkiye ait sorunların, ilişki içinde çözülmesi gerekir. Sorunumuzu paylaştığımız
arkadaşlarımız ya da aile üyelerimiz, bize yakınlıkları nedeniyle çok da objektif bir
bakış açısına sahip olamayacaklarından, belki de kolaylıkla çözülebilecek bir sorun,
bir kaosa dönüşebilir.
7- Tekrar eden bir güvensizlik duygusu varsa anne ve baba ile olan ilişkiler gözden
geçirilmeli; bilinçaltı kayıtlarına bakılmalı ve gerekirse bir uzmandan destek
alınmalıdır.


